top of page
Soru - Cevap
Bağımsız ve Milli Para reformu çok büyük bir sistemsel deÄŸiÅŸiklik ve sonuçları öngörülemez bir bilinmezlik midir?
​
Bu iddia veya eleÅŸtiri hiçbir ÅŸekilde gerçeÄŸi yansıtmamaktadır. 1800’lü yıllarda ticari bankaların kâğıt parayı karşılıksız bir ÅŸekilde basması sonucu para hacminde ve buna baÄŸlı olarak paranın sahip olduÄŸu deÄŸer üzerinde ciddi sıkıntılar yaÅŸanmış ve o dönemde birçok ülke Merkez Bankalarını kurmak ve kâğıt para üretimini de sadece Merkez Bankalarının yetkisine vermek suretiyle, devletin para basma yetkisini madeni paraya ek olarak kağıt parayı da dahil ederek geniÅŸletmiÅŸtir. Bugün Bağımsız ve Milli Para Sistemi çerçevesinde gerekli olan hamle ise ticari bankaların kredi vermek suretiyle (yani kredi verilmesi önÅŸartıyla) neredeyse kontrolsüz bir ÅŸekilde piyasaya sürdüÄŸü kaydi paranın tıpkı 1800’lü yıllarda kâğıt para gibi Merkez Bankalarının yetkisine verilmesi ve sadece Merkez Bankaları tarafından basılmasının temelinin atılması gerekliliÄŸidir. Dolayısıyla Amerika yeniden keÅŸfedilmeyecektir. Kaldı ki günümüzde 1800’lü yıllarda ihtiyaç duyulduÄŸu gibi Merkez Bankalarını sıfırdan kurmak gibi hiçbir ÅŸekilde bilinmeyen bir müesseseyi sisteme entegre etmek gibi bir gereksinim de yoktur. Bağımsız ve Milli Para Sistemi zaten günümüz para ve bankacılık sisteminde var olan bir yapı içerisinde hiçbir ek kurum veya kuruluÅŸa ihtiyaç duymaksızın ve yine halihazırda Merkez Bankaları ve ticari bankalar arasında uygulanan parasal dolaşım iliÅŸkisinin aynısının vatandaÅŸlar açısından da ulaşılabilir olmasını saÄŸlamaktadır. Dolayısıyla var olan sistem üzerinde revizyonlar yapılarak realize edilebilecek bir kurgudan bahsetmekteyiz. Bu durumda Bağımsız ve Milli Para Sistemi çok büyük bir sistemsel ve sonrası öngörülemez deÄŸiÅŸiklik ÅŸeklinde kabul edilmemelidir.
DiÄŸer taraftan bakıldığında para sistemi hep deÄŸiÅŸiklikler ve yenilikler geçirmiÅŸ ve ciddi reformlara maruz kalmıştır. Bunlara bazı örnekler vermek gerekirse:
• 1930 sonrası altın standardından vazgeçilmesi
• 1950 sonrası kredi kartlarının kullanımına baÅŸlanması
• 1973 sonrası Bretton-Woods AnlaÅŸmasının sonlanması
• 1990 sonrası Online-Banking sisteminin kullanılmaya baÅŸlanması
• 2000’li yıllarla birlikte Merkez Bankalarının para arzı politikalarını terk edip faiz politikalarına baÅŸlaması
Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere, sistemler dinamiktir ve her daim yeniliklere ve ihtiyaçlara göre adapte olmalıdırlar. Yukarıda sıraladığım deÄŸiÅŸikliklerle kıyaslandığında Bağımsız ve Milli Para Sisteminin hayata geçirilmesi çok basit kalmaktadır.
Bağımsız ve Milli Para Sisteminin sonuçlarının öngörülemez oluÅŸu yönündeki endiÅŸe ve eleÅŸtiriler noktasında “Bağımsız Ve Milli Para Sisteminin Etkileri, Sonuçları ve Avantajları” baÅŸlığı altında temel olarak ekonomik açıdan birçok konu detaylı ele alındı. Oradan da anlaşılacağı üzere, öngörülemeyecek hiçbir konu bulunmamaktadır. Kaldı ki bundan çok kısa süre önce Avrupa BirliÄŸi Euro’yu yaratmış ve birçok Avrupa ülkesinde kullanıma sürmüÅŸtür. O operasyon aslına bakılırsa Bağımsız ve Milli Para Sistemini hayata geçirmek için gerekli olan deÄŸiÅŸiklikten daha karmaşıkken gayet baÅŸarılı bir ÅŸekilde gerçekleÅŸmiÅŸtir. Dolayısıyla gerek sonuçlarının öngörülemezliÄŸi açısından, gerekse çok büyük bir sistemsel deÄŸiÅŸiklik olması açısından Bağımsız ve Milli Para Sistemine haksızlık etmemek gerekir.
​
Bağımsız ve Milli Para reformu finansal piyasalarda endiÅŸelere veya güvensizliklere yol açar mı?
​
Güvenli bir para neden endiÅŸe veya güvensizlik yaratsın? Bağımsız ve Milli Para reformu iyi bir planlamayla tereyağından kıl çeker gibi kolay ve düzgün bir ÅŸekilde realize edilebilir. Bu durumda özellikle reformu yapan ülke Merkez Bankasının da desteÄŸiyle ilk dönemde ihtiyaç duyulabilecek kredilere yönelik parasal fonlama ticari bankacılık sektörüne saÄŸlanırsa ve faizlerin seviyesi ekonomisel ihtiyaca göre uygun tutulur ve hızlı bir ÅŸekilde aÅŸağı veya yukarı yönlü deÄŸiÅŸtirilmezse, sistemsel bir reform yapıldığını müÅŸteriler fark etmeyecek, ticari bankaların da iÅŸ hacimlerinde herhangi bir azalma olmayacaktır. Dolayısıyla da finansal piyasaların olumsuz etkilenmesini gerektirecek herhangi bir durum doÄŸmayacaktır.
Kaldı ki günümüz para ve bankacılık sisteminin ticari bankacılık sektörüne tanıdığı kısmi rezerv bankacılığına dayalı kredi vermek suretiyle kaydi para üretme ve kullanıma sürme imtiyazı olmasına raÄŸmen, gerek Ä°sviçre’de gerekse Almanya’da kaydi para üretmeden, sadece kendilerine yatırılan mevduatları birebir kullanmak suretiyle kredi veren (yani bir nevi Bağımsız ve Milli Para Sisteminin bir kriterini uygulayan) finansal kurumlar da bulunmakta ve çok ciddi kazançlar elde etmektedirler. Buna en iyi örnek Ä°sviçreli PostFinance ÅŸirketidir. Yine birçok sigorta ÅŸirketi ve finansal kurum kaydi para üretmeksizin önemli kazançlar elde edebilmektedir. Dolayısıyla kaydi para üretebilmek, aslında sadece bir imtiyaz ve haksız rekabet ÅŸeklinde yorumlanabilir.
​
Bağımsız ve Milli Para reformu yapan bir ülke tek başına bunu hayata geçirebilir mi, yoksa dünyadan izole mi olur?
​
Günümüzde dünya çapında tercih edilen ve ağırlıklı olarak kullanılan para birimlerinin kullanıcıları, ilgili para biriminin Merkez Bankası nezdinde yüzde kaç zorunlu karşılık regülasyonuna tabi olduÄŸuna veya arkasında herhangi bir deÄŸerli metal olup olmadığına bakmamaktadır. Kullandıkları para biriminin arkasındaki ekonomik güce, iktisadi stabiliteye, fiyat istikrarına, politik yapıya vb faktörlere bakmakta ve tercihlerini yapmaktadırlar. Bu baÄŸlamda Bağımsız ve Milli Para Sistemine geçilmesi durumunda uluslararası ödemeler sistemi veya uluslararası piyasalar bundan bir zarar görmeyecek ve entegrasyon aynı günümüzdeki gibi devam edecektir. ÖrneÄŸin Avrupa BirliÄŸinde Euro’ya geçildiÄŸinde veya Türkiye’de Türk Lirasından altı sıfır atıldığında uluslararası çerçevede hiç kimse veya kurum bundan etkilenmedi, dolayısıyla herhangi bir izolasyon durumu da doÄŸmadı. Bağımsız ve Milli Para Sistemine geçiÅŸ sonrası da bu durum aynen böyle olacaktır.
​
Bağımsız ve Milli Para Sistemine geçiÅŸ sonrasında ilgili ülkenin Merkez Bankasının bağımsızlığı bu durumdan negatif etkilenecek mi?
Kesinlikle hayır. Çünkü Bağımsız ve Milli Para reformuyla birlikte güçler ayrılığı noktasında çok daha kuvvetlenmiÅŸ bir Merkez Bankası ve Para Politikası Kurulu hayata geçirilecek. Bu konuyla ilgili tüm detayları “Bağımsız ve Milli Para Sisteminde Para Politikası Kurulu, Güçler Ayrılığı Kuralı ve Paranın Kullanıma Sürülmesi” baÅŸlığı altında bulabilirsiniz.
​
Bağımsız ve Milli Para Sisteminde hükümetler veya siyasiler kendi siyasi emelleri adına Merkez Bankası ve/veya Para Politikası Kuruluna baskı kurarak para bastırma yoluna gidebilecek mi? Bu durum enflasyona yol açacak mı?
Kesinlikle hayır. Yukarıda da belirttiÄŸim gibi güçler ayrılığı Bağımsız ve Milli Para Sisteminin en önemli ilke ve kriterlerinden biri olduÄŸundan ve para hacminin yönetimi çok net belirlenmiÅŸ hesap ve formülasyonlara dayandırılacağı için, bu konuda siyasilerin herhangi bir baskı veya yönlendirme yapabilmesinin önü günümüz para ve bankacılık sistemine kıyasla tamamen kapalı olacak. Merkez Bankası ve/veya Para Politikası Kurulu belirlenmiÅŸ kurallar ve formülasyonlar dahilinde ekonomik hacme dayalı parasal hacmi yönlendirecek, siyasi hedeflere yönelik parasal hacim belirlemeyeceklerdir.
Bununla beraber Bağımsız ve Milli Para Sisteminde Merkez Bankası ve/veya Para Politikası Kurulu para hacmine çok daha hâkim olacağından enflasyonun parasal hacme dayalı sebeplerini daha efektif yönetebilecektir. Hatta günümüz para sisteminde bulunan ekonomik büyüme ve enflasyon baskısı da ortadan kalkacaktır.
​
Bağımsız ve Milli Para Sisteminde Merkez Bankası ve/veya Para Politikası Kurulu parasal hacmi yanlış öngörebilir mi?
Bugün olduÄŸu gibi Bağımsız ve Milli Para Sisteminde de parasal veriler tamamıyla Merkez Bankalarında mevcut olacaktır. Bu durumda herhangi bir deÄŸiÅŸiklik olmayacaktır. Dolayısıyla tüm verilere ve bilgilere sahip olan Merkez bankası ve/veya Para Politikası Kurulunun ekonomik büyümeye dayalı parasal hacmi hesaplaması veya öngörmesi hiç zor olmayacaktır. Hatta bazı yanlış öngörüler yapılması durumunda dahi, parasal hacmin adapte edilmesine yönelik tüm enstrümanları elinde bulunduracak olan Merkez Bankaları, günümüz para ve bankacılık sisteminin en önemli öngörülmeyen kriteri olarak söyleyebileceÄŸimiz “ticari bankaların parasal hacmi direkt olarak etkilemesi ve deÄŸiÅŸtirmesi” riskinden de arınmış bir ÅŸekilde, ellerindeki enstrümanları daha efektif kullanabilecekler.
​
Bağımsız ve Milli Para Sisteminde Merkez Bankaları ve/veya Para Politikası Kurulları çok özellikli ve güçlü bir pozisyona getirilmiyor mu?
Günümüzde yasama, yargı gibi kurumlar nasıl bağımsız ve kanunlara baÄŸlı bir ÅŸekilde çalışıyorsa ve demokratik bir çerçevede hesap verdikleri merciler bulunuyorsa, Bağımsız ve Milli Para Sisteminde de Merkez Bankası ve/veya Para Politikası Kurulunun aynı ÅŸekilde kanunlarla baÄŸlı olduÄŸu ve hesap vermekle yükümlü olduÄŸu merciler bulunacaktır. Buna yönelik Merkez Bankası kanunları gerekli ÅŸekilde adapte edilmelidir. Merkez Bankalarının para hacminin belirlenmesine yönelik yol haritası ve reçetesi yasalarla ve kanunlarla ÅŸekillendirilmelidir. Günümüzde para hacmiyle ilgili hiçbir düzenleme yapılmamaktadır. Ticari bankacılık sektörünün kendi kriterlerine göre verdiÄŸi krediler suretiyle para hacmi her an deÄŸiÅŸmekte ve Merkez Bankaları bu konuda sadece kredi verildikten sonra bilgilendirilmektedir. Kredi verilmesi iÅŸleminden önce pozisyonlanmış olan, para hacmine dayalı belli rasyoların takip edilmesine yönelik zaruretler içeren hiçbir onay mekanizması bulunmamaktadır. Dolayısıyla Bağımsız ve Milli Para Sistemi çerçevesinde belirlenecek olan her kriter ve formülasyon, günümüz para sisteminin adeta “başıboÅŸ” olan düzenine kıyasla daha sistemli ve kontrollü olacaktır. Bu baÄŸlamda aslında ipin ucunun kaçtığı bir sistemde Merkez Bankaları ve/veya Para Politikası Kurullarına tekrar ipin boyu hatırlatılacaktır. Bu durum hiçbir ÅŸekilde Merkez Bankaları ve/veya Para Politikası Kurullarının aşırı güçlü bir pozisyona sokulması ÅŸeklinde yorumlanmamalıdır.
​
Bağımsız ve Milli Para Sisteminde basılan ve kullanıma sürülen her birim para vergilendirilebilir mi?
Günümüz para ve bankacılık sisteminde ticari bankalar tarafından yapılan kredi vermek suretiyle kaydi para üretimi sonucunda kullanıma sürülen her birim paranın üzerinde belirli bir senyoraj geliri oluÅŸmaktadır. Bağımsız ve Milli Para Sistemine muhalif olan bazı sesler, günümüz sisteminde para üretimi ve kullanımı esnasında doÄŸan senyoraj gelirinin ticari bankalar arasında olan rekabet yapısından dolayı neredeyse hiç oluÅŸmadığını öne sürmektedir. Ve Bağımsız ve Milli Para Sistemine geçilmesi durumunda günümüzde ticari bankaların rekabetinden dolayı neredeyse sıfırlanmış olan senyoraj yapısı tekrar oluÅŸacağından ve para üretimine yönelik kredi vermeye dayalı rekabet ortamı da olmayacağından, adeta ek para üretim vergisi oluÅŸacak ÅŸeklinde eleÅŸtirilerde bulunmaktadırlar.
Bu iddia tamamen yanlıştır. Bağımsız ve Milli Para Sistemine geçilmesi durumunda para üretimi ek bir maliyet doÄŸurmayacaktır. Tam aksine, günümüzdeki gibi ticari bankacılık sektörünün kredi vermesi zaruretine dayalı para üretilmeyeceÄŸinden, hem para üretimi ve kullanıma sürülmesinde ticari bankacılık sektörünün günümüzdeki aracılık pozisyonu kalmayacak, hem de bu aracılık sebebiyle (ticari bankalar arasında rekabet olsa dahi) doÄŸan marj aradan kalkacaktır. Yani direkt fabrikadan halka satış gibi düÅŸünebilirsiniz. Günümüz sisteminde ticari bankacılık sistemi arasında rekabet bile yaÅŸasa, sonuç olarak kazanca dayalı iÅŸletmeler oldukları için her halükârda kâr etmek için uÄŸraÅŸmaktadırlar. Günümüzde ticari bankacılık sisteminin kazanç oranlarına bakıldığı zaman fark edilecektir ki, her daim hiç küçümsenmeyecek oranlarda kazanç elde etmektedirler. Buradan anlaşılacağı üzere, aracının kalktığı bir ortamda, maliyet de azalacaktır. Azalmayıp aynı kalması durumunda dahi Bağımsız ve Milli Para Sisteminde yapılan senyoraj kazancı direkt olarak devletin yani milletin kasasına girecektir. Günümüz para ve bankacılık sisteminde olduÄŸu gibi banka hissedarlarının ceplerine girmeyecektir.
​
Bağımsız ve Milli Para Sistemi ticari bankacılık sektöründe maliyetleri arttırarak hizmet kalitesini düÅŸürür mü?
Ticari bankacılık sektörü Bağımsız ve Milli Para Sisteminin hayata geçmesiyle birlikte elde ettikleri senyoraj gelirlerinin ortadan kalkacağını düÅŸünerek, müÅŸterilerine sundukları ödemelere veya diÄŸer baÅŸka hizmetlere dair ek ücret talep etmek durumunda kalacaklarını iddia edeceklerdir. En azından böyle bir gerekçe göstermeyi deneyerek ek gelir kalemleri üretmeye çalışacaklardır. Ancak ticari bankacılık sektöründe olan rekabet yapısından dolayı ve de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurullarının takibiyle böyle bir durumla muhtemelen karşılaşılmayacaktır. Yine rekabete dayalı sebeplerden dolayı hizmet kalitesini de deÄŸiÅŸtirebileceklerini zannetmiyorum. DiÄŸer taraftan Bağımsız ve Milli Para Sisteminde ödemeler sistemi artık direkt olarak ticari bankacılık sektörü üzerinden yürümeyeceÄŸi için, sektör lehine ciddi bir operasyonel tasarruf kalemi oluÅŸacaktır. Bu baÄŸlamda aslına bakılırsa daha avantajlı bir maliyet yapısına sahip olacaklar ve hatta Bağımsız ve Milli Para Sisteminde oluÅŸabilecek farklı iÅŸ sahalarını da deÄŸerlendirerek daha fazla kar elde edebileceklerdir.
​
Bağımsız ve Milli Para Sisteminin öngördüÄŸü “tek para birimi” anlayışı eskimiÅŸtir denilebilir mi?
Bazı farklı düÅŸünce sahipleri, artık ülkelerin kendilerine ait tek bir para birimiyle hareket etme devrinin bittiÄŸini savunmaktadır. Tek bir para birimi yerine birkaç para birimi veya alternatif para birimleriyle hareket edilmesinin daha doÄŸru olduÄŸunu öne sürmektedirler.
Bu düÅŸünce yapısının altında yatan temel gerekçe, özellikle 1929 sonrası yaÅŸanan ekonomik buhranda ve özellikle ekonomilerin sorunlu gittiÄŸi dönemlerde paralel para birimlerinin olması bazı durumlarda avantaj yaratabilmektedir. Ancak günümüz dünyasında zaten Amerikan Doları, Euro, Ä°sviçre Frank’ı, Ä°ngiliz Pound’du veya Altın gibi birçok rezerv alternatifi varken ve bu para birimlerine ulaşılabilirliÄŸin eskiye göre kolaylaÅŸtığı tartışılmaz bir gerçekken ve de serbest kur rejimleri çerçevesinde her türlü para birimi diÄŸer birçok ülkede kabul görürken, bunlara ek olarak aynı ülke içerisinde ikinci veya üçüncü bir paralel veya alternatif para birimine gerek olmadığı kanaatindeyim.
Bu görüÅŸün tamamıyla karşısında olan ve ülkelerde kullanılan para birimlerinin tümüyle devletlerden bağımsızlaÅŸtırılması, hatta özelleÅŸtirilmesi gerektiÄŸini savunan, ekonomist Hayek’in de başını çektiÄŸi bir görüÅŸ de bulunmaktadır (Hayek, 1976, s. 22-30). Bu yaklaşım Bağımsız ve Milli Para Sistemine kesinlikle uymamaktadır ve aslına bakılırsa devletler nezdinde de kabul görür bir yaklaşım deÄŸildir. Çünkü her devlet kendi milli para birimiyle yaÅŸar ve kendi milli para birimine hâkim olamadığı durumlarda ekonomisini de yönlendiremez. Bu sebepten dolayı devletler bu tür bir yaklaşıma sıcak bakmamaktadır. Kaldı ki günümüz para ve bankacılık sisteminin de ana problemi olarak ortaya koyduÄŸumuz ve kanıtlanmış olan sebep, ticari bankaların aşırı miktarda kaydi para üretmesine dayalı Merkez Bankalarının ülkelerinin para hacmini, dolayısıyla da ekonomisini yönetemez hale gelmiÅŸ olmasıdır. Özel para birimleri bu durumu daha da körüklemektedir. Aslına bakılırsa önceki bölümlerde de bahsettiÄŸim gibi, her bir ticari bankanın kredi vermek suretiyle kullanıma sürdüÄŸü kaydi para “banka parası” statüsü taşıdığından, Hayek’in öngördüÄŸüne benzer bir düzen zaten günümüzde yaÅŸanmaktadır. Bu durumun yarattığı sorun ve problemler de aÅŸikârdır.
​
Bağımsız ve Milli Para Sistemi bankacılık sistemini kamulaştırmak mıdır?
Kesinlikle yanlış. Bankacılık sektörü Bağımsız ve Milli Para Sistemi çerçevesinde kamulaÅŸtırılmayacaktır. Sadece paranın üretimi ve kullanıma sürülmesi tamamıyla devletin (Merkez Bankası ve/veya Para Politikası Kurulunun) yetkisine verilmekte ve tekelleÅŸtirilmektedir. Kaldı ki günümüzde de zaten kamuoyu bu durumun böyle olduÄŸunu zannetmektedir. Yani birçok kiÅŸi, parayı Merkez Bankasının basıp kullanıma sürdüÄŸünü düÅŸünmektedir ve ticari bankaların kredi vermek suretiyle basıp kullanıma sürdüÄŸü miktarın günümüz para hacminin neredeyse % 90’ını oluÅŸturduÄŸuna inanmamaktadır.
​
Bağımsız ve Milli Para Sisteminin hayata geçmesi durumunda piyasaya kolay yoldan para sürülecektir ve toplumu kolaya alıştırır mı?
Bu yanlış bir düÅŸüncedir. Çünkü Bağımsız ve Milli Para Sistemiyle birlikte günümüz para sisteminde ticari bankalara yapılan senyoraj geliri “hediyesi” veya “hibe”si sona erecektir. Dolayısıyla tamamıyla devletin veya milletin olması gereken bir gelir, günümüz para ve bankacılık sisteminde olduÄŸu gibi banka sahiplerinin kasasına girmeyecektir. Bağımsız ve Milli Para Sisteminde para ekonomik büyüme ve kalkınmaya dayalı, yani tamamıyla karşılığını ekonomide bulacak ÅŸekilde basılarak kullanıma sürülecektir. Para artık “borç statüsünde” kredi verilmek suretiyle yani kredi verilmesi önÅŸartıyla kullanıma sürülerek sadece ticari bankaları zengin etmeyecektir. Günümüz para sistemindeki gibi ekonomik büyüme ve kalkınmaya bakılmaksızın sadece kredibiliteye dayalı, neredeyse sınırsızca kredi vermek suretiyle para basılamayacaktır. Dolayısıyla eÄŸer kolay yoldan bir kazanç söz konusuysa, o kazanç bugünün ekonomisinde kredibilitesi yüksek ve kredi alabilen kesim için ve de neredeyse hiç bir maliyet olmaksızın “yoktan var ederek” kredi vermek suretiyle gelir elde eden ticari bankacılık sektörünündür.
Bağımsız ve Milli Para Sistemiyle birlikte para ve krediler pahalılaşır mı?
Bu iddia tamamen yanlıştır. Bağımsız ve Milli Para Sisteminin hayata geçmesiyle birlikte piyasada kullanımda olan para hacmi deÄŸiÅŸmeyecektir. Bu baÄŸlamda bir pahalılaÅŸma durumunun söz konusu olması da beklenemez.
​
Bağımsız ve Milli Para Sistemine geçmek yerine herkese Merkez Bankalarında direkt hesap açabilme imkânı tanınsa daha kolay olmaz mı?
Hayır. Çünkü Merkez Bankalarında vadesiz hesap açılabilmesi her ne kadar güvenli bir para için iyi bir adım olsa da, Bağımsız ve Milli Para Sisteminin saÄŸlayacağı birçok avantajı beraberinde sunmamaktadır.
Merkez Bankalarında vadesiz hesap açılabilmesi olanağı aslında ticari bankacılık krizlerini tetikleyebilir. Çünkü birçok kiÅŸi herhangi bir banka hakkında çıkabilecek söylentiler doÄŸrultusunda ticari bankacılık sisteminden parasını çekip Merkez Bankalarına yatırırsa ticari bankacılık sektöründe para hacmi azalır ve bu durum sonucunda nakit krizleri tetiklenebilir. Bunun yanı sıra ÅŸayet Bağımsız ve Milli Para Sistemine geçmek yerine herkese Merkez Bankalarında direkt hesap açabilme imkânı tanınmış olsa, Bağımsız ve Milli Para Sistemiyle birlikte hedeflenen Merkez Bankalarının para hacmine hâkim olabilmesi ve paranın yönetimini tekrar tamamen ele geçirebilmesi, reel ekonominin desteklenmesi, senyoraj gelirlerinin devletin kasasına girmesi ve devletlerin borçluluÄŸunun azalması gibi amaçlar gerçekleÅŸtirilemez
bottom of page